Pages

31 Ağustos 2011 Çarşamba

Takı ve Boncuklar


Takıların ilk kez ne zaman ve ne amaçla kullanıldığı hakkında kesin bir bilgi
olmamakla birlikte, geçmişinin insanlık tarihi kadar eski olduğu ve doğa- inanç ilişkisi
sonucu oluştuğu tahmin edilmektedir.
Otuz bin yıl önce ölümün sessizliğinden doğdu takılar. İnsanoğlu, yanı başında
susan nefesin geri dönmeyeceğini anladığında, belki son bir kez daha onu kutsamak,
gittiği yerde huzur duymasını sağlamak, karanlığın kötülüklerinden korumak için
mezarına taşlardan, boynuz ve kemiklerden, deniz kabuklarından yapılma boncuk
dizileri, bilezikler ve yüzükler koydu. Sonra başa çıkamadığı kötülüklerden,
tehlikelerden kendisini de korumak için boynunu, kollarını, ellerini, başını, ayaklarını
takılarla donattı; onları tanrılarına sundu. Bir de baktı ki volkanik camlara yansıyan
görüntüsü, takılarla daha farklı, daha güzel. İşte dinin ötesine geçtiği o andan sonra
taktıklarını bir daha hiç çıkartmadı; takıların güzelliğinde kendi güzelliğini buldu.
Zamanın içinden sessizce geçerken onları en parlak, en göz alıcı madenlerle, taşlarla
bezedi.
Binlerce yıldır genellikle kadınlar tarafından daha zarif görünmek amacıyla
kullanılan takılar, kişinin bulunduğu sosyal statüsünü ve kimliğini temsil etmesinin yanı
sıra değişik işlevleri bulunmaktaydı. Takı, kişinin kendisini güzel hissetmek ya da güzel
göstermek istemesinin dışında, onu taşıyanı kem gözlerden korumak için tasarlanmış bir
nesnedir ve bir ilişki kurma biçimidir.
Süslenme, süs ve takı kullanma; ilk çağlarda bir inanca dayalı olarak veya süslenme
gereksinimiyle ortaya çıkmış ve gelenekselleşerek günümüze kadar gelmiştir. Küçük
topluluklar halinde yaşayan kabilelerin kendi örf, adet, görenekleri doğrultusunda
yaşadıkları coğrafi çevreden temin edebildikleri doğal malzemelerle tasarladıkları
takılar geleneklerle de bütünleşip sembolik anlamlar yüklenerek günümüze
ulaşmışlardır.
Eski çağlarda insanlar takıları, süslenmek için değil inançlarını ifade ettiği, kötülük
ve tehlikelerden koruduğu için takmışlardı. Takı ve aksesuarlara ait bulgulara
günümüzden 30 bin yıl öncesinde üst paleolitik dönemde mağara duvar resimlerinde,
küçük kadın heykellerinde rastlanılır.
Taş, metal, ağaç, kemik, kumaş, cam gibi temel maddelerin yanı sıra, artık
malzemelerden de elde edilen birçok takı güçlü bir kültürel birikimin geçmişten
günümüze yansıyan örnekleridir. Takılar süslenmenin dışında, inançlara ve geleneklere
bağlı kalarak da hazırlanmakta, bu amaçla hazırlanan takılar, toplumun inançlarını
yansıtması bakımından da kutsal sayılmaktadır.
Süslenme ve takı takma geleneği kadınların yanı sıra çocuklarda ve yetişkin
erkeklerde de görülen bir olgudur.
Takı, kişinin kendisini güzel hissetmek ya da güzel göstermek istemesinin dışında,
onu taşıyanı kem gözlerden korumak için tasarlanmış bir nesnedir ve bir ilişki kurma
biçimidir. Takılar ifade ettikleri anlamlar ile toplumda yerleşmiş inançları yansıtırlar.
Kolye, taç, bilezik, iğne, kemer, yüzük, küpe, halhal gibi formlarıyla Mezopotamya,
Mısır, Helen, Etrüsk, Roma krallarının ve egemen sınıfların taktıkları görkemli
biçimleriyle din ve devlet gücünün de simgesidir.
Türk kültürünün en önemli ürünü olan bu korunma amaçlı gelenek, Şamanist, gök
tanrı ve İslam inancının özellikleri ile de şekillenerek günümüze kadar Anadolu Türk
kadınının giyiminde yer edinmiştir.
Kadınların çeşitli takılar takarak süslenmelerini insanlık tarihi kadar eski olduğunu
söyleyebildiğimiz gibi, Türklerde süslenme ve takı takma alışkanlığına“doğumla
başlayıp ömür boyu sürer” diyebiliriz.

0 yorum:

Yorum Gönder