Pages

31 Ağustos 2011 Çarşamba

Nazarın Bilimsel Olarak Açıklaması


Nazarın pozitif metotlarla açıklanması zor bir konu olmakla beraber, son yıllarda
parapsikoloji ile uğraşanlar nazarın bilimsel yönünü araştırmaya başlamışlardır. Adı
değişse de her yerde aynı olan nazara batı literatüründe psikokinezi denilmiş ve iyi niyet
ve yoğunlaşmaya göre alıcı ve verici uçlardan geçen bir ark olarak tanımlanmıştır.
Günümüzde nazara inanan halk kadar, bu konuda araştırma yapan bilim adamları da
çeşitli düşünceler ileri sürmüşlerdir. Halk arasında nazarın nedeni sorulduğunda
kıskanç, kötü niyetli kişilerin gözlerinin ya da sözlerinin kıskandıkları nesneye zarar
vermesi diye açıklanmaktadır.
Kimi bilim adamları da bu olayı biyoenerji ile açıklamaya çalışmışlardır. Bu
açıklamaya göre insanların gözlerinde morötesi ve kızılötesi ışınlar vardır ve bu ışınlar
kızgınlık, hırs ve kıskaçlık duygusuyla karşıdaki kişiye aktarılırsa o kişide ya da varlıkta
tahribata neden olmaktadır. Çünkü bu enerji nedeniyle karşıdaki varlığın biyolojik
dengesi bozulmaktadır. Bu nedenle bol ürün veren tarla yanmakta ya da ürün
bozulmakta, doğal afet gelmekte, çok güzel bir eşya kırılmakta, güzel insanların başına
çeşitli hastalıklar, bünyesi zayıfsa da ölüm gelmektedir. Bu olumsuz gücün renkli gözlü
insanlarda daha fazla olduğuna inanılmaktadır.
Bugün Avrupa’da yapılan çalışmalarda, bunun psikokinezi olduğunu söyleyenler
de vardır. Bu teze göre nazar, iyi niyet ve yoğunlaşmaya göre alıcı ile verici uçlardan
geçen bir “ark” oluşturmaktadır.
Gıpta, övünme, imrenme gibi dostça duygular, hatta ebeveynlerin çocuklarına aşırı
sevgisi nazarın küçük dozda uğratma nedenidir. Asıl uğursuz nazar ise haset
duygusundan geçer. Nazar duygusunda bu hasedin dozajı çok önemlidir. Haset duygusu
ne kadar şiddetli olursa, nazarın gücü de o kadar şiddetli olmaktadır. Rusya’da da nazar
ile ilgili çalışmalar yapılmış ve günümüzde de çalışmalara devam edilmektedir. Burada
yapılan çalışmalara göre gözlerin yaydığı bir elektromanyetik ışınlar vardır. Bu ışınların
dalga boyu yaklaşık yüzde sekiz milimetredir. Yani radyo dalgalarıyla enfraruj
(kızılötesi) dalgalar arasındadır. Bu yayılan elektromanyetik dalgalar canlı ya da cansız
varlıklara zarar verebilmektedir. İşte bu ışınlar insan makinesinin düzeni olarak kabul
edilen ‘Bioritim’i yani insanın biyolojik dengesini bozmakta ve insanlarda bitkinliğe,
halsizliğe, hastalığa, hatta zayıf bünyeli insanlarda ölüme bile neden olduğu
düşünülmektedir.
Bakışın elektromanyetik etkisini destekleyen bir örneği de Elmalılı Hamdi Yazır
vermektedir.
“Kıskançlıklarından az daha Hz. Peygamber’i nazara uğratacaklar, aç ve kötü
gözlerinin şerriyle ellerinden gelse onu helâk edeceklerdi. Demek ki, öfkenin bedende
bir hükmü bulunduğu gibi, gözlerin de karşılarındakine bakışlarına göre iyi veya kötü
bir hükmü vardır. Kimi elektrik gibi dokunur çarpar, mıknatıslar ve manyetize eder.
Kimi de aldığı teessürle hasedinden bir gayze düşer, türlü türlü suikasta ve hilelere
kalkışır ki, maddi veya manevi hangisi olursa olsun hedefine vardığı zaman, isabet-i ayn
değmesi veya nazar tabir olunur. Bunun hakkında uzun uzadıya sözler söylenmiş, inkâr
edenler, ispat edenler olmuştur. Keyfiyeti ne olursa olsun isabet-i ayn vardır”
Görüldüğü gibi Yazır’a göre de, nazarın temeli kıskançlıktır. Bu duygu o kadar
etkilidir ki Hz. Muhammed’e bile zarar vereceğinden endişe edilmiştir.
Nazarın bilimsel tanımı ise; gözdeki foto reseptörlerin kasılması sonucu açığa
çıkan negatif ve pozitif göz akım dalga ışınımına nazar denir. Nazar’ın üç türlü ışınım
etkisi vardır. Bu konu radyoloji ilmiyle bağdaştırılarak laboratuarlarda ispatlanmıştır.
Alfa(sarsıcı) Beta(kırıcı, yıkıcı) ve Gama (yakıcı) ışınları olarak, genel itibariyle halk
arasında daha çok Alfa (sarsıcı)ışın etkileri daha yoğun olarak oluşmaktadır. Nazar
değen insanda bilimsel olarak beynin orta bölümü olan(Mezensefelon) kısmında
nöronlar(sinirler) harekete geçerek; göz küresini büyütür ve esneme başlar. İnsana nazar
değdiği bilimsel olarak fizyolojik açıdan esneme ve göz küresinin büyümesinden
anlaşılır. Nazar’ın oluşa gelmesi için nazarı vuran kişinin, nazara gelecek kişiye negatif
ışın göndermesini bilinçsiz olarak gerçekleşmesi gerekir. Nazar kesinlikle bilinçli olarak
gerçekleşemez. Nazar’ı bilinçli olarak gerçekleştiren insanlar, çok azdır. Bu olay
parapsikoloji konusuna girer. Nazarı bilinçli olarak vuran insanların gözlerinden
Gama(yakıcı)ışınlar akımı oluşur. Bu tür ışınlar röntgen çekimi bile gözleriyle
yapabilecek seviyede X ışınlarını beynin hipotalamus kısımlarından boşalarak
oluşturabilirler. Bu tür insanlar sayısı az olmakla birlikte çok tehlikelidirler. Gama
ışınları ilk defa 14 yaşındaki bir Rus kızında bulunmuş ve ölçülmüştür. Bu insan
gözleriyle karşısındaki insana radyolojik Gama ışını yollayarak röntgen çekimi bile
yapabilmektedir.1000 kişi üzerinde laboratuar’da yapılan çalışma sonucunda en çok
nazara gelen göz renkleri arasında kahverengi ve yeşil gözlü insanlar bulunmuştur bu
renk gözlüler daha çok nazara maruz kalırlar.
En etkili nazar ışınlarını oluşturan göz renkleri ise mavi ve sarı(Bal) göz renklerine
sahip olan insanlar oluşturmaktadır.
Nazarın daha çok güzel insanlara, mala, mülk sahiplerine, halk arasında şöhret
sahiplerine, işinde başarılı olan insanlara, değerli maddelere, yeni olan gelişmelere, yeni
evlenen gençlere, yeni doğan şirin çocuklara, yeni alınan arabalara, yeni alınan eve,
bağa bahçeye daha çok değer diye düşünülür. Çünkü insana çekim ve istem oluşturan
tüm güzel olan oluşumlar göz önündedir, kıskanılır ve nazara maruz kalır.

0 yorum:

Yorum Gönder