Pages

24 Mayıs 2009 Pazar

Anadolu’da Cam Sanatının Gelişimi…



Antik dünyanın diğer bölgeleriyle kıyaslandığında Anadolu cam endüstrisinin ihmal edilmiş olduğunu üzülerek görmekteyiz. Şimdiye kadar, bu endüstri ile ilgili bilgilere yalnızca arkeolojik kanıtlarda rastlanmıştır. Örneğin Plinius, Alaband camından bahseder. Fakat, artık konuyla ilgili yeterli deliller birikmiş ve ortaya oldukça aydınlatıcı ve büyüleyici bir hikâye çıkmaya başlamıştır.
Ulu Burun Batığı, Türkiye’nin güney sahillerinde meydana gelmiş en erken cam ticareti ile ilgili kanıtlar ortaya koymaktadır. Geminin yük kısmında bulunmuş olan külçe camlar bize hem Geç Bronz Çağ cam üretim merkezleri hakkmda, hem de işlenmemiş camm ticareti ve bunun üretim merkezinin kaynağından oldukça uzakta olan yerel atölyelere dağılımı hakkında bilgi vermektedir. Aynı şekiFde Boğazköy’de bulunmuş olan parçalar halindeki bazı metinler cam yapım reçeteleri vermektedir. Her ne kadar şimdiye kadar Hintliler tarafmdan üretilmiş herhangi bir cam eser kayıtlara geçmemişse de, bu reçeteler Hititlilerin cam üretimiyle ilgilenmiş olduklarım göstermektedir.

Anadolu’da bulunmuş olan erken dönem cam eser, MÖ 8. yy ortalanna tarihlenir. Orta Anadolu’da Frig Krallığı’nın başkenti Gordion’daki P Tümülusü’nde bulunmuş olan bu eser, ince ve renksiz camdan yapılmış bir kâsedir. Otuziki adet merkezden çevreye doğru açılmış çiçek yaprağı ile dekore edilmiş olan bu kâse, kesme yöntemiyle bezenmiş ve günümüze kadar kırılmadan korunagelmiş en eski örnektir.

Biçim ve bezeme olarak çağdaş Asur ve Fenike yerleşim yerlerinde bulunmuş olan madeni kâselerin tam bir benzeridir. Bu nedenle, bu parça Asur Kraliyet sarayından bu yörede yaşamış bir prense, büyük olasılıkla hediye olarak yollanmış önemli bir parça olarak değerlendirilmelidir. Efes’teki bir cam kâsenin de özel üretilmiş Pers metal kâseleri taklit ettiği düşünülmektedir. Pers lmparatorluğu’na giden Atinalı bir elçi böyle bir “ekpomatd’âası şarap içtiğini anlatır.
MÖ 6. yüzyıl ortalarında Anadolu’da cam üretiminin yapıldığına dair kuvvetli kanıtlar vardır. Bu kanıtlar Sart’da, lidya Dönemi’ne tarihlenmiş bir ev kompleksi içinde yer alan küçük bir atölyeden ele geçirilmiştir. Bu atölye büyük olasılıkla MÖ 547-542 yıllan arasında şehrin Akamenid Kralı Büyük Kyros tarafından zaptedilmesi sırasında tahrip olmuştur.
Bu iki olay arasında geçen yüzyıllar boyunca, antik dünyanın diğer taraflarında olduğu gibi Anadolu’da da cam endüstrisi oldukça gelişmiş olmalıdır. Fakat maalesef üretilmiş olan eserler dışında, bu endüstriyle ilgili pek fazla kanıt yoktur. Ancak, birkaç tane cam fırını tespit edilmiş; Şart dışında Porsuk Höyük’te ve Anamur’da da cam üretildiği saptanmıştır. Arkeoloji, antik çağ endüstrisine ait fiziksel kalıntılara dayanan net bir tablo çizene kadar, bizler araştırmalarımızı tipolojik çalışmalara ve bölgesel farklılıklann saptanması için yapılmış dağılım örnekleri analizlerine dayandırmak zorundayız. Bu tip çalışmalara ve analizlere dayanılarak, iç kalıplama yöntemiyle yapılmış eserlerin Türkiye’de üretilmiş olabilecekleri önerilmiştir.166 Aynca bazı Roma cam tiplerinin de, Anadolu’da bulunan bazı merkezlere atfedilmesiyle ilgili çalışmalar vardır.
Cameo camlarına çok iyi bir örnek teşkil eden bugün Corning Museum’un koleksiyonunda yer alan, MS 1. yy’a tarihlenen Morgan Kâse’si Bithynia Bölgesi’nde, Karadeniz kıyısında ye ralan Ereğli Herakliea’da bulunmuştur.

Cameo tekniği; mücevher yapımında özellikle pendant, gemma, yüzük taşlarının yapımında Hellenistik dönemden başlayarak uygulama alanı bulmuştur. Cameo tekniği, renkli taşların üst üste konması ve en alttaki tabakanın fon oluşturacak şekilde üsttekilerinin kabartma biçiminde işlenmesi prensibine dayanan bir dekor tekniğidir. Bu yarı değerli taşlarda cameo tekniğinin en çok kullanıldığı taş, onyx’dir. Roma döneminde cam kaplara uygulanan bu teknik, cam ustaları için renk seçimlerinde oldukça dikkat gerektiren zahmetli bir dekor tekniğiydi. Bu nedenden pratikte hiçbir zaman yaygın dur Roma dönemi cameo teknikli camlarda iki dönem saptanmıştır. İlk dönem, erken imparatorluk dönemidir. Bu dönem yaklaşık olarak İ.Ö.25 ile İ.S. 50, 60 yılları arasındaki zaman dilimidir. İkinci dönem ise geç imparatorluk dönemidir. Bu dönemde İ.S. 3.yy.’ın ortaları ile İ.S. 4.yy.’ın ortalarıdır. Fakat bu dönem sadece bir adet cameo tekniğinde cam bulunmuştur. Cameo dekor tekniği; serbest üfleme, kalıba döküm ve cam panellerde kullanım alanı bulmuştur. Türkiye’nin Karadeniz sahillerinde antik adı Herakleia Pontika olan günümüzdeki adı ise Karadeniz Ereğlisi olan bölgede cameo dekor tekniğiyle yapılmış, Morgan adı verilen kase bulunmuştur. Whitehouse, Morgan kabının kalıba döküm ya da serbest üfleme tekniğinde yapılmış olduğunu belirtir. Morgan kasesi, şeffaf mavi üzerine opak beyaz camdan yapılmıştır. Üzerindeki betimlemede Dionisyak bir ritüel gerçekleştirilmektedir.
Küresel gövdeli şişeler, Suriye-Filistin, Kıbrıs ya da Mısır cam endüstrisinde çok sayıda görülmemektedirler. Örneğin çok önemli bir cam eser grubu niteliğindeki, pek çok cam kabın ele geçtiği Kıbrıs, Limassol, Qasis mezarında sadece bir adet küresel gövdeli şişe ele geçmiştir. Küresel gövdeli sürahilerdeki “yakalı” ağız kenarı batıda fazla tanınmayan bir türü oluşturmaktadır. Cam aryballos’larda görülen “yakalı” ağız kenarı formunun Doğu Akdeniz’de belli bir üretim bölgesi ya da bir merkezine ait olması gerektiği düşünülmekte ve bunun olasılıkla Batı Anadolu’da belki de Bergama yakınlarında yer alabileceği öne sürülmektedir. Kuzey Karadeniz’deki Roma merkezlerinden ele geçen cam eserler arasında küresel gövdeli bir şişe ile aynı formun tek kulplu bir örneği de bulunmaktadır.

Harden, çarkta kazıma dekorlu çift yazılı kaselerin kökenin dekor ve içerik açısından oldukça benzer olduğunu ve bunların olasılıkla Batı Anadolu’da bir atölyede üretildiğini savunur. Sorakina; bu atölyelerin Anadolu sahillerinde olasılıkla Pergamon yakınlarında bulunduğunu ileri sürer. Isings ise cam kaselerdeki Grekçe yazıların Yunanlı sanatçılar tarafından ya da Yunanlı müşteriler için üretidiğini ve İ.S. 3 ve 4.yy. boyunca kullanılan bu camların kökeninin büyük olasılıkla yakın doğu olduğunu savunur. Kazıma çizgilerle dekore edilmiş olan camlara Roma imparatorluğu sınırları içerisinde rastlamak mümkündür. Ancak Batı Anadolu bölgesi, diğer üretim bölgelerine göre daha kaliteli üretim yaptığı için diğer bölgelere göre daha ön plandadır.
Harden’in tanımladığı çarkta traşlanarak yapılan çapraz-çizgili band dekorlu kase sınıfına girmektedir. Harden, çarkta yapılmış çapraz çizgili banda sahip kasede ki ve çift-çizgili yazının kökenin Anadolu olduğunu savunmaktadır. Tire’nin Çobanköy köyünde bulunan ve daha sonra Tire Müzesi’nde sergilenmekte olan tam olarak korunmuş örnek, Klaros’da bulunmuş örneklerle pareleldir. Isings Form 96b ile tanımlanan yarıküresel kase ise bu formun dekorlu örneğidir. Bu formun en erken örnekleri İ.S. 2.yy.’da görülmektedir. Erken örneklerde ağız perdahlanmış iyi üretimdir. Geç örneklerde ise genellikle ağız işlenmeden bırakılır ve erken örneklere göre daha kötü bir üretim gösterirler.

0 yorum:

Yorum Gönder